İzmir Sigortaları İtfaiye Kumandanı
Mösyö
Gresgovic’in
İzmir Büyük Yangını Hakkındaki
Raporudur
İstanbul
Bab-ı
Ali karşısında Hüsni Tabiat matbaası
1339
İzmir
Sigortaları İtfaiye Kumandanı
Mösyö
Gresgovic’in
İzmir
Büyük Yangını Hakkındaki Raporudur
Son
harekat-ı taarruziyye başladığı zaman
Yunan zabitan ve efradının ağızlarından “İzmir’i Türklere bırakmaya mecbur
kalacak olur isek, yakacağız” tabirleri
çıkıyor idi ve her yerde söylüyorlardı.8 Eylül 1338 günü saat 6 sularında iki
Yunan askerinin Hacı İstan Mahallesindeki
çavuş sokağında iki numaralı hanenin karşısında bulunan ve İngiliz
tebaasından olan “Mösyo Fulburc “ ‘un hanesi hizasına gelirken bir kutu kibriti
ateşleyerek “Mösyö Fulburc” ‘un hanesinin penceresinden içeri attıklarını
gördüm,tabii kendimin selameti için askere bir şey söyleyemedim.Fakat kibrit
sönünceye kadar nezaret ettim ve hane sahibini telaşa düşürmemek için haber
vermedim.9 Eylül 1338 senesi cumartesi
günü saat 2 gibi Türkiye ordusunun süvari kıtaatı İzmir kasabasına girdikten
sonra hiçbir vukuat zuhur etmediğini gördüm.10 Eylül 1338 sene Pazar günü İngiliz
bakan vapurundan bir çavuş ile sekiz İngiliz neferi yangın kulesine kadar
gittiler,kuleye çıktılar ve vapur ile kuleden flama ile muhabere
ettiler.Muhabereleri ertesi güne kadar devam etti.11 Eylül 1338 sene tarihinde
İngiliz çavuşu elinde bir kağıt ile bana geldi ve dedi ki gemi kumandanıyla
olan muhaberemiz bundan ibarettir.”Bu akşam Karantina’daki Türk hastanesini
yakacaklardır “Ertesi günü 12 eylül 1338 sene sabahı Buca mahallesinde mukim
itfaiye komisyonu katibi Mösyö Zak Mesir gece yarısı Buca’ya iki tren geldiğini ve bütün İngiliz
ailelerinin seri olarak İzmir’e nakil ve
gemiye intikal olunduklarını söyledi.Anladım ki İzmir’İn başına tarifi gayri
kabil büyük bir felaket gelecekti ve
Yunan efradının söyledikleri çıkacakdı.11-12 Eylül sene 1338 tarihinde itfaiye
efradı yangın kulesinde nöbet beklerken Ermeni kilisesinde ve diğer yüksek
mevkilerde kiremitlerden Ermenilerin faaliyetlerini dürbün ile gördüler ve bana
söylediler,aynı zamanda itfaiyeden birkaç nefer ermeni kilisesinin çan
kulesinden yağmalama kararı alınmış olan parolalı muhabereler olduğunu
gördüler.
10-12
Eylül sene 1338’e kadar geçen üç gün zarfında ermeni mahallesinden Tepecik
mahallesine kadar çıkan yangınların adedi ve bu yangınlarda müşahede ettiğim
durum, itfaiyenin 30 senelik istatistik cedvelinde görülmemiştir.
11-12
Eylül 1338 sene gece yarısından bir saat sonra ermeni mahallesinden yangın
çıktığını haber verdiler,itfaiye efradı yangına hareket ederken ve rum
hastahanesini geçerken 120-150 kadar çoluk çocuk ve kadın sürüsü acı acı
bağırıyorlardı “ne bağırıyorsunuz” diye sordum “ermeniler bizi yaktılar” Seyis
hanı İçerisinde oturuyoruz.”
Dediler,bunlar Rum idiler.Hane mücavir ermeni
hanesindeki duvardan Ermenilerin
bir delik açtıklarını ve delikten çokça gaz dökerek evi ateşlediklerini
söylediler.Bunları sabaha kadar çıkmaz sokak içerisinde muhafaza ettim ve
sabahleyin devriyeye teslim ettim.
13
Eylül 1338 sene saat 10:30,Öğlende ermeni mahallesinden ateş zuhur edildiği
haberini verdiler,itfaiye ile birlikte giderken ermeni kilisesinden elli metre
mesafede bir ermeni hanesinin yandığını gördüm,hanenin alt katında şiddetli ve
sadmeli ateş çıkıyordu,mecburi biraz geri gittim ve etrafa sirayet etmemesi
için söndürmeye uğraşırken ermeni kilisesinde yangın olduğunu haber
verdiler,efrad ile kiliseye gittim,kilisenin bahçe kapısından girmek imkan
haricinde idi,demir parmaklıklardan atladık ve hortumu geçirdik,kilisenin
binalarında ateş yok idi,yalnız küçük bir bina civarında bahçede iki yüz kadar
yağlı balyasıyla paçavralar bir yere
toplanmış ve üzerine ikiyüz tüfenk ve kilitli cephane konmuş idi,ateşte bunlar
arasından çıkıyordu,aynı zamanda ateş içerisinden devamlı infilak işitiliyor
idi,söndürmeye çalıştık,biz kilisede iken ermeni mahallesinde Basmahane
karşısında yangın olduğunu haber verdiler,itfaiye efradıyla beraber koştum ve
bir ermeni hanesinden ateş çıktığını gördüm,ateşin itfasına çalışırken Soğuk
Çeşme’de yangın olduğunu haber verdiler,iki itfaiye neferiyle gittim,ateşini söndürdüm,tekrar
Basmahane’deki yanan haneye gittim,ateş içinde bir takım sürekli infilaklar
vardı ve ateş gittikçe kesb-i
şiddet
ediyordu,bu esnada yine bu esnada yine ermeni kilisesinin yandığını haber
verdiler,bir takım itfaiye efradıyla gidip su ile söndürmeye çalışırken üçyüz
metre uzakta ve arka sokaktaki dirsekte bir hanenin yandığını haber
verdiler,ateşleri söndürmeye uğraşırken etrafıma baktım ve bir haneden değil
ermeni mahallesinin her yerinden ateş çıktığını ve herhalde yirmibeş mahalde
ateş mevcud olduğunu gördüm,biz ateş içerisinde kaldık ve aynı zamanda her
tarafdan bana kurşun sıktılar ve ateş
ile abluka olduğumuzu görünce el mecburiye daha geriye çıkılarak ve arkamızı
ateş olmayan mahallelere vererek ateşin daha gerilere sirayet etmemesi için
uğraşarak,bu esnada yangının daha gerilerden çıktığını ve bütün ermeni
mahallesinin yandığını haber verdiler,aynı zamanda ateşler içerisinde devamlı
infilak sedaları işitiliyor idi,o zaman bu ateşleri su ile söndürmenin imkan
haricinde olduğunu anladım ve derhal mevki kumandanı Kazım Paşa’ya gittim ve
vaziyeti anlattım ve herhalde mevadı
infilakiyye ile sağlam ve yakın binaların hadım edilmesini ve ermeni
mahallelerinin abluka altına alınmasını istirham ettim,mevki kumandanı ,bir
çavuş kumandasında otuz kadar istihkam efradı verdi ve kamyon ile yangın
mahalline gittik,daha geriden
mücavir
ve yanmayan Aya Dimitri mahallesi hanelerinin hadımı için çalıştık mamafih
duvarların zayıf olması yüzünden dinamitler yalnız delik açıyor idi,duvarlar
hadım edilemiyordu,ateşlerin devam
kesaretinden hortumlar bozuldu ve yandı,tulumbalar gayri kabil istiğmal
bir hale geldiği halde yine ateşin itfasına çalışmakta iken Peştemalcılar
başında ateş çıktığı haberini verdiler,ateş kasabanın her tarafını sardı,rüzgar
devam etmesinden yangın gasb şiddet ediyordu,ben ise mecburi olarak itfaiyenin
malzeme ve efradını ateş içinden çıkardım ve birkaç takım teşkil edip ateş
olmayan mahallerden daha gerilerden iş yapmağa uğraştım,halbuki ben bu işin
kasdi yapıldığına kanaatim dolayısıyla 11 Eylül 1338 sene tarihinde itfaiye
komisyonu meclisi reisi Mösyö Bon’a gittim ve katiyetle Yunan zabitan ve efradının ettiği gevezelik hatırıma geldikçe bunun
hakiki bir tertib ve kasıd olduğuna ve bütün İzmir kasabasını kül haline getirmeye karar verdiklerine ve bütün
mevcudiyetlerini sarf ve istiğmal edeceklerine kanaat tamam hasıl olmuştu,bu
kanaatimi kendisine anlattım,beni serbest bırakmalarını ve İzmir’i bu büyük
felaketten kurtarmak için malzeme,efrad ve hayvanat ve ne lazım ise tedarik
edilmesine müsaade olunmasını istirham ettim,Mösyö Bon,itfaiye meclisini
topladı,ben meclis huzurunda vaziyeti tamamıyla anlattım,meclis teklifatımı
aynı kabul ve bana motorlu tulumbanın gümrük karşısında daima hazır kalmasını
emretti ben ise makineyi denize atarlar ve makineyi elimizden kaybederiz
ihtimali ile bu teklifi kabul etmedim,iki gün zarfında ne mümkünse İzmir’den
tedarik ve icab eden teşkilatı ifa ettim ve bütün mevcudiyetimle İzmir’in
yangından kurtulmasına gayret ettim,mamafiye yangının ikinci günü söndürmeye
uğraşırken bana dahi kurşun sıktılar,atılan mermilerin bana değil yangın
tulumbalarına isabet edip bunları delik deşik ettikleri maruzuyla işbu
rapor bil-tanzim takdim kılınır.
İzmir
Sigortaları İtfaiye Kumandanı
Gresgoviç
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil